Ak Parti Milletvekili adayı Gazeteci-Yazar Mahmut Övür “Darbelerle, baskı ve zulümle geçen 100 yıllık tarihimizin talihini Yeni Anayasa ve Başkanlık ile değiştireceğiz”
Ak Parti 3. Bölge Milletvekili adayı Mahmut Övür önceki gün Esenyurt'ta Muhtarlar ve Dernek, Federasyon başkanlarıyla bir araya geldi. Yoğun katılımın olduğu buluşmada Övür Yeni Türkiye'nin ‘muhtar bile olamaz' zihniyetinden seçimi ve seçilmişliği yücelten bir anlayışa geldiğinin altını çizdi. İşte Övür'ün konuşmasından satırbaşları:
Yazılarımda, TV programlarında, çalıştaylarda Sivil Toplum Kuruluşlarını hayatım boyunca çok önemseyen biri oldum. Hele Muhtarlık, Cumhurbaşkanımızın siyasi yaşamıyla paralel olarak hayatımıza giren, tartışılan bir kavram oldu. Muhtar kelime itibarıyla da "Seçilmiş kişi" demektir. Bu bağlamda muhtarlık yönetimin, sivil siyasetin temelidir.
AK PARTİ'DEN ÖNCE VE SONRA MUHTARLAR
Bu noktada Ak Parti kadroları olarak muhtarlığa nasıl bakıyoruz? Buna biraz değinmek isterim: Bugün Türkiye'de yaklaşık 50 bin muhtarlık var, 2002'de 97 lira olan muhtar aylığı şuan 880 Liraya çıkmış durumda. Ayrıca yine 2005'te belediye kanunu değişikliğiyle muhtarlıklara belediyelerden destek sağlanması artık isteğe bağlı ya da lutfen değil zorunlu hale geldi.
MUHTARI AŞAĞILAYAN ZİHNİYETLE KAVGAMIZ VAR
İşte bugün Yeni Türkiye'de muhtara ve muhtarlık makamına böyle bakmayanlarla bir kavgamız var. Muhtarlığın “seçilmişlik” yönünü umursamayıp bir aşağılama kavramı olarak görenlerle kavgamız var. Bu kavganın adı demokrasi kavgası. Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanımıza "Muhtar bile olamaz" manşetlerinin atıldığı günleri gördük. Burada kullanılan "bile" kavramı bu tepeden bakmacı aklın seçilmişliğe nasıl baktığının en somut göstergesiydi. Bunların millete ve milletin seçtiklerine hiçbir zaman tahammülü olmadı.
SEÇİLMİŞLERİN NEFES ALMASI ENGELLENDİ
1946'dan bu yana hep büyük kırılmalar yaşadık. Seçilmişlerin nefes alması hep engellendi. Darbelerle, baskılarla hem insanlarımızı, gençlerimizi kaybettik. Toplum üretemez, zenginleşemez, özgürleşemez hale geldi. Ta ki 2002'ye kadar. Böyle bir siyasal geçmişten geliyoruz.
BU TARİHİN TALİHİ DEĞİŞMELİ
İşte bugün Yeni Türkiye'nin giriş kapısındayız. Arkamızda böyle bir geçmiş var. Ve Yeni Türkiye kapısından girdiğimiz anda bu kötü günlere geri dönmemek için öncelikli 2 hedefimiz var. Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi...
Yeni Anayasa ile Türkiye ilk defa tamamen sivil, toplumunu tümüyle kucaklayan, kimliklerin ve Sayın Başbakanımızın seçim beyannamemizde açıkladığı gibi insan onurunun dikkate alındığı tam demokratik, sivil ve kucaklayıcı bir ilkeler çerçevesine oturacak. Başkanlık da halkımıza iyi değerlendirilmiş, Türkiye'nin değerleriyle maksimum düzeyde harmanlanmış şekliyle önü tıkanan, her önemli hamlede siyaseti kilitleyen aklın keyfine göre bu ülkeye yön vermesinin önüne geçerek vites artırmamızı sağlayacak.
SİYASETİ KİLİTLEYEN AKIL YOK OLACAK
İşte anayasa değişikliği ile ilgili tüm partilerin onayladığı 60 maddelik değişikliğin bile gerçekleşememesi bunun en somut göstergesi. Kendi yazdıkları onayladıkları maddeleri bile değiştirmeye yanaşmadılar. İşte burada darbe sevicilik, darbe anayasasına olan bağlılık ve darbeden, statükodan, vesayetten hala umudunu kesmeme var. İşte Yeni anayasa ve Başkanlık Sistemi ile Türkiye bu tür engelleri aşmış olacak.
Yeni bir sistem ve Yen Anayasasını hazırlamış Yeni Türkiye'mizde seçene ve seçilmişe kim olursa olsun saygı gösterecek. 7 Haziran bunun için önemli bir seçimdir.”